Oddbean new post about | logout
 Belirtildiği gibi, hükümet, kendi içindeki çatışmalar da dâhil olmak üzere, her türlü çatışma durumunda nihai yargıçtır. Sonuç olarak, yalnızca çatışmayı önlemek ve çözmek yerine, nihai bir karar alma tekeli, kendi çıkarı adına sonuçlar alacak şekilde çözmek için çatışmayı da kışkırtacaktır. Yani, adalet için sadece devlete başvurulabilirse, adalet, gerçeklere rağmen devletin, anayasaların ve yüksek mahkemelerin lehine yozlaşacaktır. Tabii ki bunlar devletin anayasaları ve mahkemeleridir ve devlet müdahalelerinde bulabilecekleri sınırlamaların, her zaman aynı kurumun temsilcileri tarafından kararlaştırıldığını gözlemleyebilirler. Tahmin edilebileceği gibi, mülkiyet ve himayenin tanımı sürekli olarak değiştirilecek ve yetki alanı hükümetin avantajına olacak şekilde genişletilecektir. Keşfedilmesi gereken ebedî ve değişmez hukuk fikri ortadan kalkacak ve yerini yönetmelik olarak hukuk fikri yani esnek devlet yapımı hukuk alacaktır.
Daha da kötüsü, devlet vergi tekelcisidir ve vergileri alanlar -devlet çalışanları- vergileri iyi bir şey olarak görürken, vergileri ödemek zorunda olanlar ödemeyi kötü bir şey, bir kamulaştırma eylemi olarak görürler. O zaman, vergiyle finanse edilen bir can ve mal koruma kurumu olarak devlet kurumunun kendisi, terimler açısından bir çelişkiden başka bir şey değildir. Her zamankinden daha fazla vergi ve daha az koruma “üreten”, mülksüzleştirici bir mülkiyet koruyucusudur. Klasik liberallerin önerdiği gibi, bir hükümet, faaliyetlerini yalnızca vatandaşlarının mülkiyetinin korunmasıyla sınırlasa bile, ne kadar güvenlik üretileceği sorusu ortaya çıkacaktır. Herkesin olduğu gibi, kişisel çıkar ve emeğin yararsızlığı ile motive olan, ancak benzersiz vergilendirme gücü ile donatılmış bir hükümet görevlisinin hedefi, her zaman koruma harcamalarını maksimize etmek olacaktır ve bir ulusun zenginliğinin neredeyse tamamı, makul bir şekilde, koruma maliyeti tarafından tüketilebilir ve bu olurken koruma hizmet ve üretimini de en aza indirebilir. Kişi ne kadar çok para harcarsa ve üretmek için ne kadar az çalışırsa, o kadar iyi durumda olur.


Özetle, devlet kurumunun doğasında var olan teşvik yapısı, can ve malın korunması için bir reçete değil, kötü muamele, baskı ve sömürü için bir reçetedir. Devletlerin tarihi bunu gösteriyor. Bu, her şeyden önce, mahvolmuş milyonlarca insan yaşamının tarihidir.
-Hans Hermann Hoppe-
Çeviri:Fırat Kaan Aşkın
https://www.nakamotoenstitusu.com/post/ozel-hukuk-toplumu